21.
yüzyıla girildiğinde dünya o güne kadar bilinmeyen yeni bir infeksiyon
hastalığıyla, SARS’la tanıştı: SARS (Şiddetli Akut Solunum Yolu
Yetersizliği Sendromu-Severe Acute Respiratory Insufficiency Syndrome). SARS etkeni coronavirus grubu bir virüs idi. Virüs aslında kedilerin normal bağırsak floralarında bulunuyordu, onlara zararsızdı, ama insana geçince hastalık yaptı.Hastalık
ilk olarak Çin’de başladı. Misk cinsi kedilerden insana geçiş nasıl
oldu tam bilinmiyor. Çin’de, 2002 yılının Kasım ayında görülen sebebi
bilinmeyen zatürre ölümlerinin SARS’A bağlı olduğu kısa süre sonra
anlaşıldı. Virüs, solunum sisteminde yaygın, iki taraflı zatürreye neden
oluyordu. Hastalığı ve virüsü ilk tanımlayan kişi Bangkok’a bu salgın
amacıyla çalışmak için giden İtalyan mikrobiyoloji uzmanı Dr. Carlo
Urbani idi. Bölgede hastalanan bir Amerikalı iş adamından virüs
kendisine bulaştı ve 29 Şubat 2003’de Bangkok’da SARS nedeniyle yaşamını
yitirdi. Virüs de bu doktorun anısına Coronavirus Urbani olarak
anıldı. Yeni infeksiyon hastalığı, 2003 Şubat ayı sonlarına
gelindiğinde Asya, Kuzey Amerika ve Avrupa’ya yayılmıştı.
Salgın yaklaşık 30 ülkede 774 ölümle sonuçlandı. Bir çok hekim ve
hemşire de hastalardan kendilerine geçen virüsle görevleri başında
kaybedildiler. O dönemde Türkiye SARS’dan etkilenen ülkeler arasında
değildi. Bu nedenle, Türkiye’de tanımlanan vaka olmadı.
Dünya, 2012 yılında bir başka coronavirus’u tanımladı: MERS (Orta Doğu Solunum Sendromu-Middle East Respiratory Syndrome). Hastalığı etkeni olan MERS-CoV, yineKoronavirüs
ailesinde yer alan salgın etkeni, SARS’dan (%11) daha yüksek vakada
ölüm hızına (%34.4) ulaştı. MERS-CoV ilk tanımlandığından bu yana, 27
ülkede 2,494 vaka ve 858 ölüme neden oldu.
MERS-CoV,
Suudi Arabistan’da muhtemelen çiğ deve eti ve idrarından insanlara
geçen bir virüsün insan bedeninde patojen dönüşümüyle oluşmuştu. MERS
için Türkiye’de vaka sayısı net bir şekilde açıklanmadı, ancak
tanımlanan bir vakada ölüme neden olduğunu biliyoruz.
MERS
hastalığı şunu öğretti: İkinci kez koronavirüs başkalaşımından insana
geçiş ve salgın nedeni olabilme hali, hayvanların floralarında yer alan,
hastalık yapmadan dolaşan koronavirüslar insanlara bulaşabilirler,
insandan insana hızla yayılabilirler, ölüm oranı yüksek hastalık
yapabilirler. Bundan sonra daha fazla koronavirüs tespit edilmesi ya da
geliştirilmesi muhtemeldir düşüncesi bilim insanlarının ve büyük devlet stratejistlerinin kanaatine girdi.
2019-nCoV
31
Aralık 2019 tarihinde Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’ünün Çin’li
yetkilileri, Çin'in Hubei Eyaleti, Wuhan Şehri’ndeki birden artan
zatürre vakalarına karşı Çin’i ve dünyayı uyardı. Hastalardan elde
edilen virüs, şimdiye kadar bilinen başka herhangi bir virüsle
eşleşmemişti. Bir hafta sonra, 7 Ocak 2020'de Çinli yetkililer yeni bir
virüs tespit ettiklerini doğruladılar. Yeni virüs, soğuk algınlığı, SARS
ve MERS gibi coronavirus ailesindendi Bu yeni virüse geçici
olarak yeni koronavirüs çağrışımı ile “2019-nCoV” kodu verildi. Bu virüs
de SARS ve MERS gibi hayvan kaynaklıydı. Yeni koronovirüsün deniz
ürünleri ve dünyanın bir çok bölgesi için alışılmış olmayan (yarasa
dahil) canlı beslenme amaçlı hayvan satışı yapan bir alandan (büyük
pazaryeri) insana geçişi olduğu tespit edildi.
2019-nCoV,
hava yoluyla insanlara bulaşmakta, solunum yollarında tutunmakta ve
solunum yolu iç zarını (mukoza) oluşturan hücrelerde çoğalıp, tahribat
yapmaktadır. Böylece akciğerlerde zatürre nedeni olabilmektedir. Yeni
koronavirüs, solunum sekresyonlarıyla havaya geçmekte, maddelerin
üzerine tutunmaktadır. Bu nedenle yayılma hızı yüksek görünmektedir.
Ancak virüsün havada kalma süresi, bulaştığı masa, kapı kolu, tepsi,
bardak, kaşık gibi maddeler üzerinde canlı kalma süresi henüz
bilinmediğinden, yayılma hızının niceliksel bilgileri de henüz
geliştirilememiştir. Ancak SARS ve MERS’den daha hızlı yayılma olacağı
ve daha yaygın komplikasyonlara yol açacağını düşündüren bir seyir
gözlenmektedir. Muhtemelen önümüzdeki bahar sonuna doğru infeksiyon sona
doğru yönlenecektir.
23
Ocak 2020 tarihi itibariyle, yani ilk olgulardan yaklaşık 1 ay
sonra, küresel olarak yeni koronavirüs (2019-nCoV) için toplam 581
onaylanmış vaka bildirilmiştir. Bu tarih itibariyle ölüm sayısı 17’dir.
Birkaç saat evvel John Hopkins üniversitesi ise vaka sayısını küresel
olarak 1,315, ölüm sayısını 41 olarak açıkladı (25 Ocak 2020; Harita).
Bildirilen vakaların %98.3’ü Çin kökenlidir. Çin’in Wuhan bölgesine
seyahat geçmişi olan vakalar, Tayland, Japonya, Kore, Amerika Birleşik
Devletleri, Tayvan ve Fransa’da ’da yeni vakalara neden olmuşlardır.
Çin’li yetkililer bildirilen vakaların %25’inin hastane bakımı
gerektirdiğini bildirmişlerdir (%16 ağır hasta, % 5 kritik hasta ve % 4
ölüm).
Çin,
İstanbul gibi kalabalık, insanların iç içe, üst üste yaşadığı en az 6
şehre sahiptir. Çin şehirlerinin çoğunda ana/kalabalık nüfus son derece
sağlıksız ortamlarda yaşamakta, adeta canlı ne bulursa - kedi, köpek,
yılan, yarasa, çekirge, böcek- onunla beslenmektedir. Sağlık hizmetleri
ve hizmet mekanları yetersizdir, denetimler çok zayıftır. Bu nedenle
sorunun Çin’den başlaması dünya için de Çin için de büyük tehdittir.
Salgın büyürse, dünya Çin’e kapanır, bu Çin için çok büyük kayıp olur.
Bu nedenle Çin infeksiyonun yayılmaması için çok büyük bir çaba
içindedir. Ama, küresel ekonomik güç olurken, kendi insanına verilen
değersizlik işte bunlara yol açabilmekte, başardığın her şeyi, muhteşem
gücü birkaç ay içinde yıkıma götürecek tehdit altına sokabilmektedir.
Hep demezler mi? Önce İnsan!
Virüsler
en küçük mikroorganizmalardır, çok basit bir yapıları vardır.
Virüslerin kendiliklerinden metabolizmaları yoktur, varlıklarını bir
hücre içinde yürütürler. Genetik materyal olarak yani DNA ve RNA'dan
sadece birisini taşırlar. Bu özellikleri nedeniyle kendi başlarına –
kendi kendilerine üreme yetenekleri yoktur. İçlerine girdikleri
hücreleri zorlayarak, adeta, onları yeni virüs üretmek için
kullanılrlar. Sonrasında hücre ölümü olur, açığa çıkan virüsler yeni
hücrelere yayılırlar. Virüsler kendi kendilerine ölüme değin böyle
sürer-gider. Tartıştığımız virüsler için bulaşma en çok öksürme,
hapşırma, bağırma ile ortama yayılan virüslerden olur. O nedenle hasta
kişi ile aynı kapalı ortamda bulunmak veya 1 metreden daha yakın
mesafede konuşmak bulaşmayı kolaylaştırır. Gıda ile bulaşma bilgisi
şimdiye değin gelmemiştir.
Yeni
koronavirus infeksiyonunun hastalarda görülen yaygın belirtileri esas
olarak solunum sistemi yakınmaları, öksürük, nefes darlığı, ciddi
halsizlik, boğaz ağrısı ve ani başlayan ve devam eden yüksek ateş
olmaktadır. Ölümcül seyreden vakalarda zatürre, ciddi akut solunum
sendromu, böbrek yetmezliği geliştiği tespit edilmiştir.
Tanı
Hastalık,
bildiğimiz gribin daha ağır tablosuyla ortaya çıkar. Tanı hasta
salgılarından virüsün genetik maddesinin tanımlanması ile konulur.
Türkiye’de tanı imkanı vardır.
Tedavi
Hastalığa
özgü bir ilaç veya tedavi yoktur. Koronovirüslere etkili antiviral ajan
henüz yoktur. Bilinen antiviral ilaçlar da bu virüse karşı etkili
değildir. Bu nedenle özgün infeksiyon tedavisi yoktur. Tedavi destek ve
semptomlara yönelik rahatlatıcı ve hastayı güçlendirici amaçlı yapılır.
Ateş, öksürük gibi semptomların çoğu tedavi edilebilir, ayrıca, infekte
kişiler için destekleyici bakım oldukça etkili olur. Ev istirahati,
doğal sıvı gıda, taze sebze-meyve ile bol beslenme hastalar için yarar
sağlayabilir. Nefes darlığının fark edilmesi, ısrarlı ateş ve artan
halsizlik hastaneye başvurmayı gerektirir.
Önlem
aşısı bulunmamaktadır, yeni bir aşının geliştirilmesi birkaç yıl
alabilir. O nedenle aşının pratik yararı bu aşamada olmayacaktır.
Henüz Türkiye için yüksek risk oluşmamıştır. Ülkemizde bu saate değin 2019-nCoV olgusu saptanmamıştır, ancak mümkündür.
Korunma
WHO,
2019-nCoV için henüz dünyayı tehdit eden salgın alarmı vermemiştir,
alarm seviyesi phase III (sınırlı sayıda ülkelere yayılma) düzeyindedir,
bu nedenle hastalık WHO emergency list’de henüz sıraya
girmemiştir. Ancak Çin ile iletişimi yüksek ülkelerde ve bizim ülkemizde
de ciddi tedbirler alınmaya başlanmıştır. Henüz kaygıya gerek yoktur,
ama alınan bütün tedbirlerle çok uyumlu olmak gerekir.
Hastalıktan
korunabilmek için önlemler, aslında grip infeksiyonları dönemlerinde
alınması gereken tedbirlerle aynıdır. hastalıkla teması ve bulaşmayı
azaltmaya odaklanmaktadır. WHO önerileri şöyledir:
-
Sabun ve su kullanarak veya alkol bazlı el ovma solüsyonları ile elleri sık sık temizlemek/yıkamak çok yararlı bir önlemdir.
-
Öksürme
ve hapşırma gibi solunum yolu hastalıkları belirtileri gösteren
kişilerle öpüşme, sarılma gibi yakın temastan kaçınmak gerekir.
-
Öksürürken
ve hapşırırken ağzı ve burnu mendil veya bükülmüş dirsek l ile
kapatılmalı, mendil derhal kapalı çöpe atılmalı,eller de yıkanmalıdır.
-
Salgın olduğunda olası hasta ve sağlıklı kişilerin maske takması yararlı olur.
-
Güvenli gıda uygulamalarına dikkat edilmelidir.
-
Israr
eden ateş, artan öksürük ve nefes almada zorluk yaşandığında erken
tıbbi yardım istenmeli ve önceki seyahat geçmişi hekimle
paylaşılmalıdır.
-
İnfeksiyonun
yaygın olabileceği yerlerden uzak durulmalıdır. Halen yeni koronavirüs
vakalarının yaşandığı bölgelerde canlı hayvan pazarlarını ziyaret
ederken, canlı hayvanlarla ve hayvanlarla temas eden yüzeylerle doğrudan
korumasız temastan kaçınılmalıdır.
-
Çiğ
veya az pişmiş hayvansal ürünlerin tüketiminden kesinlikle
kaçınılmalıdır. Çiğ et, süt veya hayvan organları, iyi gıda güvenliği
uygulamalarına göre pişmemiş gıdalarla çapraz kontaminasyonu önlemek
için dikkatle kullanılmalıdır.
Yaşlılar,
kortizon kullananlar, immün sistemi baskılayıcı ilaç
kullananlar diyabetliler, kronik kalp, akciğer, böbrek hastaları
infeksiyon veya ölüm için için yüksek riskli grubu oluşturur.
Sosyal
medyada olayın bir biyolojik silah saldırısı olma iddiası vardır.
Bunlar muhtemelen kasıtlı odak yaymalarıdır. Ancak koronovirüs gibi
hayvanlarda zararsız ama insana geçtiğinde ağır hastalık yapabilen
virüslerin silah amacıyla küresel güçlerin, ABD’nin, Rusya ve Çin’in ve
diğer, İngiltere, İsrail gibi stratejik gücü yüksek ülkelerin strateji
gündemlerine girmemesi mümkün değildir. Burada ise risk gizli laboratuar
çalışma kazaları olabilir.
*Selma Metintas, Prof.Dr.;
UMKE DER Bilim Kurulu Üyesi
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Akciğer ve Plevra Kanserleri Uygulama ve Araştırma Merkezi
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı